Bence Galatasaraylılık din gibi mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır. Galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve Galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım... METİN OKTAY

18.05.2010

Türk Futbolu İçin Milat Bu Olmalıdır!!!!!



Bu görüntüler ezeli rakibimizin en çok övündüğü, anlata anlata bitiremediği "mabed"lerinden.

Can Dündar'ın bugünkü yazısı aynen şu şekilde:
Locayı basanlar “Nerede o o....” diye bağırıyorduFenerbahçe-Trabzonspor maçının hemen sonrası... Taraftar, şampiyonluk sevinciyle sahaya fırlamış, oyuncularını kucaklamış; ancak ardından gelen “Şampiyon başkasıymış” açıklamasıyla elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi yıkılmış.Heyecanın birkaç saniye içinde hüsrana dönüştüğü anlar...Zaferin yerini bozgunun almasıyla karnaval havası da birden hiddet dalgası şeklinde kabarıyor.Derin hayal kırıklığı hızla şiddetli bir öfkeye evriliyor.Önce stadın koltukları kırılıp devriliyor.“Mücadelenizle hayata direniyoruz” diyen pankartlar ateşe veriliyor.Şimdi kale arkasında, yukarıdan yağan sandalyelere karşı baraj kurmuş polisler var; bir de itfaiye araçları... Yanan tribünlere su sıkılıyor.Kara bir duman, sarı lacivert balonların asılı durduğu kapalı tavanına üşüşüyor hızla...Zafer tacı olarak hazırlanmış konfetiler alev alıyor.Saat 23.00 olmuş; maç biteli 1 saati geçmiş.Az önce “En büyük başkan” olarak selamlanan adam, şimdi öfkenin hedefinde...Çılgın kalabalık, nefretini yöneltecek hedef arıyor. Çıkış tünelinin körüğünü tekmeleyerek; “En büyük taraftar/ yönetici sahtekar” diye bağırıyorlar.O sırada 1907 locasından bir genç kız, aşağıda isyan bayrağı açanlara “Nankörler”diye bağırıyor.Bağıran, Fenerbahçe yöneticilerinden birinin kızı...5 dakika sonra 15-20 kişilik bir erkek grubu, (belki de öğlen Develi’de söz Cimbom’dan açılınca “Fenerbahçe büyüktür/küfretmez” diye sus işareti yapanlar) ağızlarında en gariz küfürlerle locayı basıyor: “Nerede o o...u” diyerek genç kızı arıyorlar.Genç kız, yan kapıdan zor bela kaçırılıyor. Bir linç, kılpayı önleniyor.Dayağı, kızı korumaya çalışan koruma yiyor. Sessiz koruma, kalabalık taraftar karşısında çaresiz, hırpalanıyor. Olay yerine gelen polise “Siz karışmayın, bu iç işimiz” deniliyor.Polis gözetiminde tokatlar, yumruklar havada uçuşuyor.Az sonra, stadı bir yangın yeri gibi bırakarak dağılan kalabalık, önce basın toplantısının yapılacağı konferans odasının kapısını tekmeliyor.Yeniçeri ayaklanmasını hatırlatırcasına “kelle istiyor”. “Onları bize verin” diye haykırıyor.Kimseyi bulamayınca stadın üst katlarına çıkan duvarlarda asılı fotoğraflardan alıyor hıncını...Aziz Yıldırım’ın ve futbolcuların gülümseyen dev fotoğrafları birer birer devriliyor, yırtılıyor, tekmeleniyor.Bir halk ihtilali havası var.Kapıdakiler “Dışarı çıkmayın, orası daha kötü” diyor.Kadıköy sokakları bir iç savaş görüntüsü yansıtıyor.Polis, itfaiye, ambulans, özel güvenlikçiler oraya buraya koşturup isyanı bastırmaya çalışıyorlar.Futbolcular ve yöneticiler içerde; kaçmanın, canlarını kurtarmanın bir yolunu arıyorlar.Yerler kırılmış bira şişeleri, indirilmiş camlar, yırtılmış bayrak ve pankartlar, sönmüş balonlarla kaplı...Sağda solda hıncını alamamış çubuk formalı Fenerliler ağlıyor.Kör öfke, az sonra polisi de hedef alıyor.Onların üzerine de bira şişeleri yağıyor.“Bir spor müsabakası”ndan geceyarısı “Canımızı kurtardık, şükür” diye ayrılıyoruz.İnsanoğlunun yenilmeyi sindiremeden yenmeyi öğrenemeyeceği gerçeğini bir kez daha acıyla idrak ediyoruz.
Bu yazıyı yazan bir Fenerbahçeli. Yazılanların çok daha fazlası yaşandı pazar akşamı bunların mabedinde, ama bu anlatılanlar bile bu adamların ne kadar tehlikeli olabileceğini bize gösteriyor.
2007 senesinde, sahaya maç boyu yağan plastik su bardakları ve maç öncesi polisle yaşanan çatışmalar sebebiyle Galatasaray'a milat olması için verilen 5 maçlık cezayı hepimiz çektik hatırlıyoruz. Pazar günü yaşananlar ise o gün Sami Yen'de yaşananların kat kat üzerinde çirkinliklerdi. Tüm arsızlığı ele alarak, sahanın içine giren, pankartları ve koltukları tutuşturup yakan, basın tribününe dalan, polisle çatışan, kendi taraftarına, yöneticisine saldıran, stadda normal bir vatandaşın girmemesi gereken her noktaya rahatça ulaşıp, önüne gelen ne varsa kırıp döken, yani stadda taş taş üstünde bırakmayıp, birçok kişinin ve polisin yaralanmasına sebep olan bu gözü dönmüş taraftar gruplarını bizler gibi herkes gördü. 2007'deki olayları milat olarak kabul eden federasyondan beklentimiz, bugünün de bir milat olarak kabul etmesi ve yaşatılan dehşet manzaralarının sorumlularının en ağır şekilde cezalandırmasıdır. Her fırsatta şiddet olaylarının karşısında dik duruşlarını bozmayacaklarını belirten federasyon yetkililerinin duruşlarını sergilemek için önlerine gelen en büyük şans budur. Unutmayalım, takipçisi olalım ve bu arsız kahpelere en ağır cezanın verilmesini sağlayalım.

3 yorum:

90 + 3 dedi ki...

1 maç seyircisiz verirler, biraz da para cezası, çıkarlar işin içinden. Ya da 2 verirler, Tahkim bire indirir. Bence ilk yarıdaki tüm maçlarını seyircisiz oynamalı Fener, ölen olmaması mucize bir yerde o akşam.
http://doksanartiuc.blogspot.com/

arnawut dedi ki...

ve 2 maç gelir....

Adsız dedi ki...

2 maç geldi, komedi gibi ya. Şimdi bir de bu cezaya itiraz ile 1'e falan indirilir, oh ne ala! Yazık..

http://jaimelesport.blogspot.com