Bence Galatasaraylılık din gibi mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır. Galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve Galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım... METİN OKTAY

6.10.2009

Ankara Günlüğü - Yıldırma Senaryosu

Sıradan bir Ankara deplasmanı beklerken bir türlü çıkmayan, ne zaman çıkacağı belli olmayan biletler aslında yaşanacakların habercisi gibiydi. Biletler bir anda sadece internetten çıktı, alabilen şanslıydı alamayan karaborsaya kaldı. 800 mü 1100 mü tüm kale arkası mı derken, stada gidince bir sürprizle daha karşılaştık. Bize sadece 15 ve 16 numaralı kapılardan giriş verilmişti ki o anda farketmiştik bizi daracık bir yere sıkıştıracaklarını. O da problem değil biraz bekler gireriz diye düşünürken 2 kapının önünde biriken kalabalıkta hiç ilerleme olmadığını farkedince esas büyük sürprizi yaşadık. Kapılar "kitlenmişti"(kendi kendine mi yoksa birileri tarafından mı onu zaten anlarsınız). Sağda solda karaborsacılar GS taraftarına 80 TL'ye biletleri karaborsa yapıyor, karaborsa yapılan biletler Ankaragücü tribününe ait ve üzerinde "0" bedelsiz yazıyor, bizim de kafamızda olaylar o esnada netleşmeye başlıyordu. Haldun Üstünel ve yöneticilerimizin çabasıyla ufak ufak girişler başlamıştı ancak bu "kitlenme" bizim tam 2 saatimize maloldu.

İçeri girdiğimde maçın 15. dakikasıydı nerdeyse. Senaryo birebir tutuyordu. Avuç kadar yer ayrılmış GS taraftarı yerlerini 30. dakikada ancak doldurabiliyordu. İçeri girince dikkatimi çeken bir nokta, sol tarafta skorborda kadar genişçe bir boşluk bırakılmışken, numaralıda yer alan "saygın" Ankaragüçlülerle aramızda sadece teller vardı. İlginçti. Heralde cahillikten olamazdı. Bitişik olduğumuz sözde numaralı tribünde kavga için yer arayan büyük bir grubun olması ise tesadüfle açıklanabilir miydi bilmiyorum. Zaten devre arasında dışardan koşturarak ve bize küfürler ederek giren 150 - 200 kişilik grup da diğer grupla birleşerek misyonlarını yerine getirmeye saniyeler sonra başlıyorlardı. Tellerde yapılan muhabbet, arkadan sözlü sataşmalarla bir anda yerini kavgaya bıraktı. Bu anda üstümüze koltuk, bozuk para ve taş yağmaya başladı bitişik olduğumuz "numaraları tribünden". Devre arasında yaşananlar çok uzamadı, bununla ilgili videoyu da en aşağıda izleyebilirsiniz.

Maç sonu ise senaryonun büyük finali oynanacaktı. Mağlubiyetin siniriyle her şeye reaksiyon gösterebilecek GS taraftarı yine başrole oturtulmuştu. Bizim tribünün sağında, aramızda sadece teller olan Ankaragücü tribününden başlayan sataşmaya malesef tam de istedikleri gibi karşılığını verdik, küfürleşmeler bir anda koltuk savaşına dönüştü. "Malesef" diyorum, bu tip olayların çıkmasını hiçbir zaman istemediğim için. Ama küfür edilirken, üzerine sayısız cisim yağarken, o anda kendini tutabilecek bir grubun olduğunu düşünmüyorum. Yani verilmesi gereken tepki verilmiştir aslında. Olaylar devam ederken, şiddeti de üzerimize yağan kaya parçalarıyla(abartmıyorum koca koca taşlarla) daha da arttı. Bu taşlamaya bize uzak olan kale arkası da başladı. Sevgili polisimiz dakikalarca bu olayları izledi. Ve sonra beklenen hamlesini yaptı, kasklarla coplarla bizim tribüne daldı. Bizimkiler de polise aynı şekilde karşılık verince kavga polisle bizim aramızda geçmeye başladı. Her 2 taraftan da çok ciddi darbeler alanlar oldu. Tribünün önündeki bir polis yanındaki koca taşı tutup bizim tribüne fırlattı!!! Sanırım yaklaşık 20-25 dakika bu olaylar devam etti. Tribün savaş alanı gibiydi. Kafına boynuna taş gelenler, yaralanlar, bayılanlar, hatta kalp krizi geçirenler... Çocuk ve bayanların yaşadığı korkuyu size anlatamayacağım bile. Halbuki polis olaylar başlarken numaralı tribünü birazcık bizden uzaklaştırsa hiçbir sıkıntı yaşanmayacaktı. Bunu da polisin acemiliği olarak düşünmek fazlaca saflık olur bence.
Yani pazar günü herşey senaryoya göre uygulandı. Sabahından akşamına, dakikası dakikasına, polisinden bedava biletine, bize ayrılan yerden üzerimize gelen kaya parçalarına... Herşey ince ince düşünülmüş planlanmıştı, herkes üzerine düşen görevi, Gökçekler'in uşaklığını başarıyla tamamladı. Biz de malesef onlara uyduk ve istedikleri tepkileri fazlasıyla verdik.


Maç çıkışı sanırım güvenlik uzunca bir süre sağlanamadı ki, içeride baya bekletildik ve gruplar halinde bırakıldık. Bizler bırakılırken tam 16 Galatasaraylı polisler tarafından olay çıkardıkları gerekçesiyle gözaltına alındı. Birkaç tanesi de tanıdığım insanlardı. Karakolun önünde beklerken gözaltına alınanları görünce inanamadım. Bu insanlar mı tüm olayları çıkarmıştı? Görseniz siz de inanmazdınız zaten. Bu olayların sorumluları olmalıydı tabiki, ve günah keçileri de rastgele seçilmişti bizlerin arasından. Bugün ben yoktum, bir dahakine olabilirim belki, belki de siz. Cezalar arkadan gelecek, muhtemelen ciddi para cezası ve 6 ay maçlardan men. Saat 1.15'te serbest bırakıldılar arkadaşlarımızı. İstanbul'a geldiğimizde saat sabah 5'ti. Evet senaryo harika sonuçlanmıştı kendilerine göre. Yıldırma politikaları kısmen işe de yarayacak diyebilirim. Bir dahaki Ankara maçına bir baba çocuğunu alıp gidemeyecek, insanlar kız arkadaşlarını annelerini alıp gidemeyecekler Galatasaray'ı izlemeye. Suçlunun kim olduğuna siz karar verin artık...
Bizi kimse yıldıramadı yıllardır. Biz bir dahiki sefere Galatasarayımız için yine orda olacağız, Gökçek ailesini ve tüm sorumluları hergün anacağız. Bu kadar insanın ahını aldılar,bakalım nerelerinden çıkacak, hep beraber göreceğiz...

5 yorum:

arob dedi ki...

kapalıda herzaman yerımızı alan bı grubuz bız ve pazar gunude 15 kısılık bı grup ankaradaydı bn harıc ve ıcımızde 4 kısı gozaltına alındı alınan ınsanların tıpını gorsenız hayatta gozaltına alıncak karakterı tıpı yok
polısın dedıgı ve arkadaslarımın bana ılettıgı gozaltına alınanların sayısını 10'a tamamlamak ıcın boyle bısey yapıldgıdır.olaylarla ilişkisi olan ve yuzlerını trıbunde sokaktan tanıdıgımız kısılerın ellerını kollarını sallaya sallaya otobuslere bınıp ıstanbul yoluna dustuklerınıde ekleyelım.
bu iş organıze bıolaydr her hattı ile ankaragucu , melih gokcek ve polıs ucgenınde.

Adsız dedi ki...

Nereden başlayım nasıl yazayım bilemiyorum 34 yaşımdayım doğma-büyüme ankaralıyım fanatik gslıyım galatasarayın ankaradaki çoğu maçına gittim böyle rezillik böyle ş.refsizlik görmedim paramla çektiğim sıkıntıları yazsam ay olur kısaca şöyle özetleyim sabah 11 de sıraya girdim tam 2 saat kuyrukta bekledim hiç bir açıklama yapılmadı bilet yok denmedi bizi öğlen sıcağında saatlerce boşu boşuna beklettiler saat 1:30 gibi bilet yok dediler dağıttılar bu arada i.melihin taraftarları polislerin yanında karaborsacılık yapıyorlardı 20 lik kale arkasını 100 e 30 luk maratonu 60-70 e kakalıyorlardı maratonu satarken de söyledikleri yalan şuydu maratonun tellere bakan kısmı galatasaraylıların o yüzden rahat olun istediğiniz gibi bağırabileceksiniz diyerek insanları aldatıyorlardı bu oyuna malesef ben de geldim evde lig tv olmasına rağmen 2 misli fiyata maratondan aldım maratona zor da olsa girdim stat müdürü ben ve benim gibi bazı galatasaraylıları kale arkasına yolladı anons yaptıracağım biletiniz yanmayacak dedi lakin statın dışına çıktığımızda elimizdeki biletlerle ortada kaldık polis müdürüne söylediğimde bana verdiği cevap inanılacak gibi değildi bize ne lan bizii ilgilendirmez çıkmasaydınız ne halniz varsa görün dedi gerçekten o an polislerden de i.melihtenden de i.melihin tohumundan da fenerasyondan da futboldan da nefret ettim biletimi yırttım attım bizim futbolcuların bu kahpeliklere karşı ölümüne oynamasını beklerdim oynamadılar ruhsuzluk yaptılar acımıza acı kattılar hepsine yazıklar olsun bence yönetim artık uyanmalı bir şeyler yapmalı takımı toplamalı konuşmalı hakemlere-fenerasyona tepkisini göstermeli taraftarına sahip çıkmalı aslantepe inşatının bir an evvel başlamasını sağlamalı bu iğrenç düzende kuzu olanı keserler inşallah çektiğim bu eziyeti alisamiyen forumunda paylaşırsın

mischa dedi ki...

@arob
Size de geçmiş olsun. Aynı şeyleri yaşamışız. Gerçekten gözaltına alınanlar sadece o günün tüm suçunu birilerine yüklemek için alındı. Yazık oldu. Haklarında işlem yapıldı, cez gelecek, men gelecek belki. Suçsuzlar bir şekilde suçlu durumuna düştü ve bu dediğimiz gibi Gökçekler'in oyunuydu zaten.

@adsız
Sizlere de çok geçmiş olsun. En çok da Ankara'da yaşayan ve GS'nin senede birkaç kere maçına gidebilen insanlar için üzüntü verici bir durum. Dediğiniz gibi daha önce hiç böyle şeyler yaşanmamıştı. Yaşadıklarınızın tamamının birebir içindeydik biz de. Hepimize geçmiş olsun. Hepimiz bu oyunun içinde kaldık malesef. fırsat bulursam yazınızı yalınlaştırıp foruma koymaya çalışacağım...

Gözde dedi ki...

Öncelikle,yazdıklarınıza kelimesi kelimesine katılıyorum.


Yıllardır Ankara'da oynanan maçların büyük bölümüne giderim,böyle bir olayı ne duydum ne de gördüm, ne de karşılaştım..Önce saatlerce kapıda bekletildik,güya okuyucular bozuk olduğu için,tribüne girdiğimizde 15.dakikayı geçiyordu zaten... Çektiğimiz çilenin bundan ibaret olduğunu düşünüyorduk ama meğer bu sadece başlangıcıymış olayların..

Maç bittikten sonraysa ne olduğunu anlamadan birden bire ardarda patlayan ses bombaları ve burnumuzun ucundan geçen kocaman kaya büyüklüğündeki taşlar ve sandalyelere maruz kaldık. Jiletler de varmış, o sırada kafamı eğdiğim ve korkudan bayılmak üzere olduğum için görmedim ki eminim görsem bayılırdım. Polisin olanları dakikalarca seyretmesiyse inanılmazdı,önümde oturan 3 çocuk ve 2 bayanla Galatasaray bayrağını örttük üzerimize,sanki o bayrak bizi kocaman kayalardan koruyabilecekmiş gibi!Bu kadar çaresizdik işte..Bütün çocuklar korkudan tir tir titriyor ve ağlıyordu ve hiç kimsenin küçücük çocuklara bunu yapmaya, bu korkuyu yaşatmaya hakkı yok!Düşüncesizce tribüne bu kadar maddeyi atanlar insan değil,insan olamaz..bütün olanları izleyen,sonrasında taşları jiletleri atan ankaragücü tribününe müdahale etmek yerine, haklı olarak atılanlara karşılık verdiğimiz bizim tribüne saldıran polislere diyecek hiç bir sözüm yok,kelimeler yetersiz kalıyor!

Polisin bizim tribüne saldırdığı anda oluşan arbedede ben ve arkadaşım etraftakilerin de yardımıyla bulduğumuz ilk boşlukta kendimizi sahaya attık,ki sanırım Adnan Sezgin olmasa sahaya da çıkamayacaktık,kapıdaki görevliye "kapıyı açın,kadınlarla çocukları sahaya çıkartın" diye bağıran oydu.


Ne kadar organize,ne kadar planlanmış bir eylem olduğu o kadar belli ki,ligtv dakikalarca görüntüleri yayınlamış hiç kesmeden ama nedense sadece bizim tribünü gösteriyolar,başımıza yağan taşlar jiletler gökten inmiş gibi..stada girerken çantamdaki kalemi tehlikeli madde olarak görüp alan polisler, nasıl o tribüne kocaman taşların girmesine izin veriyor bu da ayrı bir soru işareti ama yaşadıklarımdan sonra hiç birşeye şaşırmıyorum artık.


Bu olayın gerçek sorumlularının hakettikleri cezayı almasını çok isterdim ama okuduğum kadarıyla fatura yine bize kesilecek, deplasmanda ev sahibi takımdan sandalyeleri kayaları,polisten dayağı copu yiyen biziz,para cezası alacak belki sahası kapatılacak olan da biz olacağız..Umarım er ya da geç herkes cezasını bulur ve kimsenin bu yaptığı yanına kalmaz..

dejavu dedi ki...

Bilmiyorum Ankaraspor maçına geldiniz mi? Ramazan'a denk gelen bir maçtı, polislerin yokluğundan faydalanarak tayfa turnikeleri kırarak içeri girmişti ve tabii tayfayla birlikte pek çok kişi de. Onun intikamıydı kapıda yaşananlar.

Tribündekiler ise çok daha farklı, herkesin bir hesabı vardır yazılır kara kaplıya. Çok şükür o karambolde ciddi bir olay meydana gelmedi, 2-3 kardeşimizin kafasına taş geldi ama bu emniyet güçleri ile buna da şükür diyoruz. Üstelik ülkenin başkentinde.

Gençlerbirliği maçı kaldı Ankara'da sadece, onda da kısmetse kupayı kaldıracağız.