Fakat bizim de taraftarlar olarak bu 2 maçtan çıkarmamız gereken çok önemli bir ders var. Yaz döneminden beri yapılan transferler ve akabinde sezon açılmasıyla beraber ligde ve Avrupa'da alınan farklı skorlar taraftarları suni bir sevincin ve büyük bir beklentinin içine soktu. Avrupa'da şampiyonluk, ligde her maçı farklı kazanıp, açık ara şampiyon olmak gibi... GS taraftarları arasında her maç öncesi, hatta derbi maçından önce bile "4 atarız, 5 atarız, şöyle şampiyon oluruz, böyle dağıtırız" gibi yorumlar görmek hiç de zor değil. Bu yorumlar yapılırken hedeflenen tarihin Mayıs Ayı olduğu hep unutuldu. Henüz Ekim Ayı'na yeni girdik. Bu 2 beraberlik bu şekilde havaya girmiş, hatta ayakları yerden kesilmiş taraftarlarımızı da biraz kendine getirir. Biraz anlamaya başlarlar herşeyin bu kadar rahat gitmeyeceğini. Ligin ve Avrupa'nın daha çok uzun yolu olduğunu, inişler çıkışlar olacağını, saha içi - saha dışı birçok sıkıntıyı aşamamız gerektiğini anlamaları / hatırlamaları açısından faydalı oldu bu puan kayıpları.
Son söz devre arasında "Küfüre karşıyız" tezahüratını yapanlara: Acaba bu adamlar gerçekten Galatasaraylı mı, yoksa anti-Fb'li mi? Bu adamlar desteğe mi geliyorlar, geyik yapmaya, orgazm olmaya mı? Kapalı'da bu tiplere çok büyük tepki oluşuyor. Yakındır patlama. Herkes nerede olduğunu bilmeli, aklını başına toplamalı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder