Bence Galatasaraylılık din gibi mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır. Galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve Galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım... METİN OKTAY

24.04.2009

Vurun Abalıya

Meyve veren ağaç taşlanır demişlerdi. Ağaç son meyvesini verdikten sonra o meyve o kadar büyüdü ki neredeyse ağacın gövdesi oldu; meyveye vurmaya çalışmak da bir yandan aslında ağacın kendisine aba altından sopa göstermeye denk geldi.

Arda Turan, Büyükşehir Belediyespor maçından sonra soyunma odasına girip arkadaşları ile galibiyeti kutlamak istemişti. Bu Arda Turan ki, kapalı tribün “bizim takım elele” tezahüratını duyduğunda takımın kaptanlarından önce herkesi organize edip tribüne getiren kişidir. Arda Turan için Galatasaray sadece her gün çalışmaya gittiği bir müessese olmadığı için, Arda Turan kendisini o müssesenin bir parçası olarak gördüğü için ve duygusal yönü de kuvvetli olduğu için her zaman kendisine verilmeyen sorumlulukları almak istemiştir. Bunlardan dolayıdır ki kendisi ‘her zaman girebildiği bir yere’ sadece ‘birilerinin akıl oyunları sayesinde’ sokulmayınca agresifleşmiştir. Agresifleşince de beklenen, talep edilen infaz hemen gerçekleşmiştir, ‘1 maç ceza’; açıklaması da tam bir Orta Çağ dilinde: “Cezanın infazının devam eden cezasının infazının bitimini takiben başlatılmasına karar verilmiştir.” Tez vurdurun boynunu, vurdurun da bakın bakalım bir daha yapabiliyorlar mı?

Hiç mi sorgulanmaz oradaki görevlinin Arda’ya ne yüz ifadesiyle, haliyle, tavrıyla “Gi-re-mez-sin” dediği? Hiç mi önemli değildir şampiyonluk yolunda giden bir camianın en değerli ‘meyvesi’nin mutluluğu tüm ‘ağaç’la paylaşmak istemesindeki samimiyet ve insancıllık? Hayat bu kadar katı kurallardan ibaret değildir, her zaman istisnalar, imtiyazlar vardır. Hele ki Türkiye Futbolu gibi çocuklarını bile soyunma odalarına sokan başkanlar varken Arda’ya pasaport sormak bir şeylere çanak tutmaktır.

Bilgin Gökberk bugünkü yazısında Metin Oktay’ın başından geçen benzeri bir olayı anlatmış. Taçsız Kral’ın başından geçen Arda’dan farksız, Arda’nın da gitgide Taçsız Kral’dan farksızlaşmaya başlaması gibi..

Hiç yorum yok: