Bence Galatasaraylılık din gibi mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır. Galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve Galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım... METİN OKTAY

16.12.2009

Hıncal Bize Tercüman

Hıncal Uluç'a bazen çok kızarız ama bazen de bugünkü yazısı gibi hepimizin düşüncelerine tercüman oluyor. En azından konuşuyor, bunları söyleyebiliyor. Hanginiz Pazar günü bu şekilde düşünüp delirmediniz? Hanginiz bu konularda bir kelime bile etmeyen gazetenin, kanalın, teker teker her bir çalışanına küfür etmiyorsunuz?
İşte hepimizin ortak düşünceleri...

Pazar sabahı, 6 büyük gazete Sabah, Hürriyet, Haber Türk, Milliyet, Akşam ve Vatan'ı okudum, bir tanesinin manşetinde Fenerbahçe'ye maçı 'hakemin hediye ettiği' yazılı değildi. Bir tanesinin maç yazısında Fenerbahçe'nin, 'kale çizgisini yarım metre geçen topun gol olarak verilmemesi sayesinde kazandığı' yazılı değildi. Üstelik bu pozisyon son saniyelerde; ondan sonra maç devam etmeyecek, gol verilecek ve bitecek maç. Bir iki tanesi vicdanlarını körletmek için ayrı bir sütun açmışlar; 'gol verilmedi' diye. Ama maç yazısında yok. Sadece Haber Türk alt başlıkta, Özer'in topu içerden çevirdiğini yazmış. İnternetten giriyorsun mesela, gazete sayfasını görmüyorsun, maç yazısını okuyorsun, Alex harika top oynamış, Fenerbahçe kazanmış.' Bunu anlıyorsun. Ayrıca her gazetede ortalama 5 tane köşe yazarı var, maçı yorumlayan... Bir tanesi yazısına 'Aziz Yıldırım, federasyona ve hakemlere giydirdi, "Bunları temizleyeceğim" dedi. Bir gün sonra hakemler Fenerbahçe'nin yediği golü göremediler, çalamadılar' bağlantısı kuramamış! Benim arkadaşlarım bu kadar kör değil. Benim arkadaşlarım verilmeyen golle Aziz Yıldırım'ın sözleri arasında bağlantı kuramayacak kadar geri zekalı değiller. Hepsi biliyorlar, hepsi de konuşuyorlar ama yazmaya gelince maçaları sıkmıyor... Ayıptır!.. O maç öyle bittiği anda haber değeri olan tek şey; Özer'in kale içinden çıkardığı goldür. Bu golle Ankaragücü küme düşebilir, o avanta 2 puanla Fenerbahçe şampiyon olabilir, Şampiyonlar Ligi'ne gidebilir, UEFA'ya gidebilir. Sadece maçın skorunu değiştirmedi hakemler, Türkiye liginin belki kaderini değiştirdi. Bununla ilgili bir tane gazetede maç yazısı yok, bununla ilgili bir tane köşe yazısı yok. Eğer bu gazetecilikse ben gazeteci falan değilim. O gün imzası olan bütün köşe yazarları, o gün imzası olan maç yazarları, o gün sayfaları hazırlayan bütün spor müdürleri, gelsinler karşıma, desinler ki 'Hıncal Uluç sen bize hakaret ediyorsun. 'Siz gazeteci değilsiniz' diyerek bize hakaret ediyorsun!.. 'Siz korkaksınız' diye bize hakaret ediyorsun' desinler bakalım; hadi... İşte meydan okuyorum.

Ben her hafta meydan okuyorum. 'Yaptığınız gazetecilik değildir' diye. İnsanda biraz utanma olur, insanda biraz sıkılma olur, insanda biraz vicdan olur. Şu maç Beşiktaş'ın olsaydı, şu maç Galatasaray'ın olsaydı, yıkılmıştı Türkiye bugün. Başka bir şey yazmıyor, başka bir şey konuşmuyorlardı. Fener olunca sıkmıyor. 'Federasyonu deviren Aziz beni haydi haydi devirir. Onun için aman ha!.. Benden bulmasınlar!..' İsimlerini teker teker saymama gerek yok. O gün maç yazan herkes, o gün eleştirme yapan herkes için söylüyorum. Hadi, gazeteler de sayfalar da köşeler de ellerinde. Hadi yazsınlar. 'Hıncal Uluç, Fotomaç'ta bize hakaret etti. Haksızdır. Biz bunları hak etmedik. Korkak olan, geri zekalı olan Hıncal'dır' desinler, göreyim. Ayıp; bu çok ayıp. Bu ülkede insanlar para verip gazete alıyor. Bu kadar taraflı, bu kadar at gözlüklü yazılar ve sayfalar olmaz. Bütün bu lafların üstüne yarın Galatasaray ya da Beşiktaş, hakemlerin son saniyedeki bir hatasıyla puan kazansın, göreceğiz, neler yapacaklarını... Ben bunları söylediğim halde, hepsinin kafalarına birer birer "Fenerbahçe hakem hatasıyla kazandığı zaman niye sesiniz çıkmadı da şimdi bu sayfaları yapıyorsunuz" diyeceğimi bildikleri halde yapacaklar. Çünkü adamlarda utanma yok! Aldıkları maaşları biliyorlar sadece ve o maaşları almaya devam ediyorlar.

Hiç yorum yok: