Bence Galatasaraylılık din gibi mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır. Galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve Galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım... METİN OKTAY

28.12.2009

Yazık Oluyor

Malum olaylardan bu yana oynanan tüm maçlarda üstün performans ortaya koydu takım ama en çok dünkü maçta üzüldüm birkaç sorumsuz yüzünden başımıza bunların gelmesine. En çok dün küfür ettim buna sebebiyet verenlere. O mücadeleyi, o iyi oyunu gördükçe içim daha fazla sızlıyor. Dün maç sırasında kaç defa "bu takım play-off'larda çok iş yapardı" dedim kendime ve etrafımdakine bilmiyorum. Olan oldu, Galatasaray'ın 2 senesi uçtu gitti.

Dün Fatih Solak'ın katkılarını izledik açık açık. Dış oyuncularımızdan çekinip, bu kadar dışarı çıkan bir savunmayı, bir uzuna ikili oyunları iyi oynatarak nasıl delebileceğini izledik. Fatih önemli katkı sağlayacak bize. Bazen "bu kadar da olmaz" dedirtse de, savunmada ciddi faydalı, hücumda ise içerden oyunlarda ciddi bir alternatif olacak. En önemlisi de takıma ve tribüne yaydığı hırsı.
İlk yarı Jasaitis'i hiç düşünmedik hücumlarda. İlginç bir adam, hiç oyundan kopmuyor, soğumuyor, istikrarı hiç bozmuyor. İlk yarı boyunca neredeyse hiç top kullanmadı, ama ikinci yarı maçı getirenlerden biri oldu.

En büyük sıkıntımız yerli oyuncuların yeterince katkıda bulunmamasıydı ama dün bunu da yendik aslında. Can Akın'ın sakatığının üstüne oyuna giren, ve 16 sayıyla oynayan Evren Büker -ki en kritik anlarda oyun kurucu olarak sahadaydı, çok daha iyisini yapabileceğini bildiğimiz Murat Kaya, ve bahsettiğim gibi Fatih Solak, dün galibiyette ciddi fayda sağladılar.
Dün beklediğim kadar taraftar vardı Ahmet Cömert'te. Bu kadar taraftar benim için idealdir, keşke her maç bu kadar doldurabilsek. Yanlız salon ve polisle ilgili ciddi soru işaretleri var. Pota arkası ve sahaya en yakın karşı tribün neden açılmıyor, hala merak ediyorum. "Güvenlik" mazereti nedir? Sağlayamıyorsan senin ne işin var orada? Garip garip uygulamalar, zorluk çıkarmak olsun maksat. Neymiş sol kapıdan çıkamazmışız tribüne, demirlerin önünde duramazmışız. Dün başıma ilk defa gelen bir olay, polisin biri "oturun ayakta duramazsınız" dediğini duyduğumda kan beynime gitti. Tavırları, lafları duysanız deli olursunuz. Malın biri gelmiş orada bağırıp çağırıyor taraftara. Çok üzülerek söylüyorum, bir bok olamamış bir "mal", o salonda tafra yaptığı zaman hasta oluyorum, uyuz oluyorum. Tüm saygımı kaybediyorum bu mesleğe.
Son olarak bu yazıyı okuyanlar arasında "Ya seve seve..." tezahüratını bağıran arkadaş varsa, rica ediyorum hangi takım taraftarı olduğunu farkına varsın!!!

23.12.2009

Kırmızı "Asalet"

Cesaret'i simgeliyormuş ama bence tamamen "asalet" kokuyor. Bu formayı beğenmeyecek, eleştirecek, kusur bulacak bir Galatasaraylı var mı merak ediyorum. Parçalı değişilmez ama sonra düz kırmızı gelir. Haydi yüklenelim Store'lara. Kırmızı olalım, kıpkırmızı...

Bu güzel forma için ve satışa çıkarma zamanlamasındaki başarılarından dolayı pazarlama ekibini tebrik ediyorum...

18.12.2009

Zor Ama Olacak

Milwall eşleşmesi gibi bekledik yine kura çekimini. Tam dişimize göre, gelebilecek takımlar arasında da baya bir kuvvetlisini çektik bence. Şuandaki durumları beni pek ilgilendirmiyor. Dünyanın en iyi liglerinden birinin en büyük kulüplerinden biri bu takım. Çok sağlam 2 maça çıkacağız yani. Büyük maçlarda iyi oynayan bir takımız. Umarım şans da bizim yanımızda olacak ve alnımızın akıyla bu turu geçeceğiz. Biz de 18 Şubat'ta takımın yanında olacağız, Madrid'i sarı kırmızıya boyamak üzere...

16.12.2009

Kuddusi Geliyor

Buram buram art niyet kokan hakem hataları artarken, öğrendik ki cumartesi Kuddusi Müftüoğlu atanmış maçımıza. Puanları çalmak, sahamızı kapatmak için herşey programlı olarak devam ediyor. Eminim Kuddusi de elinden gelen herşeyi yapacaktır Sami Yen'de.

Ders olsun futbolculara ve bize Belediye maçı. Provakasyona gelmeyelim. Futbolcular sakin olsun, biz de çirkinleşmeden maç başından itibaren kuralım baskımızı. Biz değil, onlar yolsun saçlarını başlarını... İnanın böyle gelen şampiyonluk çok daha keyifli olacak...

Hıncal Bize Tercüman

Hıncal Uluç'a bazen çok kızarız ama bazen de bugünkü yazısı gibi hepimizin düşüncelerine tercüman oluyor. En azından konuşuyor, bunları söyleyebiliyor. Hanginiz Pazar günü bu şekilde düşünüp delirmediniz? Hanginiz bu konularda bir kelime bile etmeyen gazetenin, kanalın, teker teker her bir çalışanına küfür etmiyorsunuz?
İşte hepimizin ortak düşünceleri...

Pazar sabahı, 6 büyük gazete Sabah, Hürriyet, Haber Türk, Milliyet, Akşam ve Vatan'ı okudum, bir tanesinin manşetinde Fenerbahçe'ye maçı 'hakemin hediye ettiği' yazılı değildi. Bir tanesinin maç yazısında Fenerbahçe'nin, 'kale çizgisini yarım metre geçen topun gol olarak verilmemesi sayesinde kazandığı' yazılı değildi. Üstelik bu pozisyon son saniyelerde; ondan sonra maç devam etmeyecek, gol verilecek ve bitecek maç. Bir iki tanesi vicdanlarını körletmek için ayrı bir sütun açmışlar; 'gol verilmedi' diye. Ama maç yazısında yok. Sadece Haber Türk alt başlıkta, Özer'in topu içerden çevirdiğini yazmış. İnternetten giriyorsun mesela, gazete sayfasını görmüyorsun, maç yazısını okuyorsun, Alex harika top oynamış, Fenerbahçe kazanmış.' Bunu anlıyorsun. Ayrıca her gazetede ortalama 5 tane köşe yazarı var, maçı yorumlayan... Bir tanesi yazısına 'Aziz Yıldırım, federasyona ve hakemlere giydirdi, "Bunları temizleyeceğim" dedi. Bir gün sonra hakemler Fenerbahçe'nin yediği golü göremediler, çalamadılar' bağlantısı kuramamış! Benim arkadaşlarım bu kadar kör değil. Benim arkadaşlarım verilmeyen golle Aziz Yıldırım'ın sözleri arasında bağlantı kuramayacak kadar geri zekalı değiller. Hepsi biliyorlar, hepsi de konuşuyorlar ama yazmaya gelince maçaları sıkmıyor... Ayıptır!.. O maç öyle bittiği anda haber değeri olan tek şey; Özer'in kale içinden çıkardığı goldür. Bu golle Ankaragücü küme düşebilir, o avanta 2 puanla Fenerbahçe şampiyon olabilir, Şampiyonlar Ligi'ne gidebilir, UEFA'ya gidebilir. Sadece maçın skorunu değiştirmedi hakemler, Türkiye liginin belki kaderini değiştirdi. Bununla ilgili bir tane gazetede maç yazısı yok, bununla ilgili bir tane köşe yazısı yok. Eğer bu gazetecilikse ben gazeteci falan değilim. O gün imzası olan bütün köşe yazarları, o gün imzası olan maç yazarları, o gün sayfaları hazırlayan bütün spor müdürleri, gelsinler karşıma, desinler ki 'Hıncal Uluç sen bize hakaret ediyorsun. 'Siz gazeteci değilsiniz' diyerek bize hakaret ediyorsun!.. 'Siz korkaksınız' diye bize hakaret ediyorsun' desinler bakalım; hadi... İşte meydan okuyorum.

Ben her hafta meydan okuyorum. 'Yaptığınız gazetecilik değildir' diye. İnsanda biraz utanma olur, insanda biraz sıkılma olur, insanda biraz vicdan olur. Şu maç Beşiktaş'ın olsaydı, şu maç Galatasaray'ın olsaydı, yıkılmıştı Türkiye bugün. Başka bir şey yazmıyor, başka bir şey konuşmuyorlardı. Fener olunca sıkmıyor. 'Federasyonu deviren Aziz beni haydi haydi devirir. Onun için aman ha!.. Benden bulmasınlar!..' İsimlerini teker teker saymama gerek yok. O gün maç yazan herkes, o gün eleştirme yapan herkes için söylüyorum. Hadi, gazeteler de sayfalar da köşeler de ellerinde. Hadi yazsınlar. 'Hıncal Uluç, Fotomaç'ta bize hakaret etti. Haksızdır. Biz bunları hak etmedik. Korkak olan, geri zekalı olan Hıncal'dır' desinler, göreyim. Ayıp; bu çok ayıp. Bu ülkede insanlar para verip gazete alıyor. Bu kadar taraflı, bu kadar at gözlüklü yazılar ve sayfalar olmaz. Bütün bu lafların üstüne yarın Galatasaray ya da Beşiktaş, hakemlerin son saniyedeki bir hatasıyla puan kazansın, göreceğiz, neler yapacaklarını... Ben bunları söylediğim halde, hepsinin kafalarına birer birer "Fenerbahçe hakem hatasıyla kazandığı zaman niye sesiniz çıkmadı da şimdi bu sayfaları yapıyorsunuz" diyeceğimi bildikleri halde yapacaklar. Çünkü adamlarda utanma yok! Aldıkları maaşları biliyorlar sadece ve o maaşları almaya devam ediyorlar.

4.12.2009

Kapalıdasın Farkına Var Artık!!!

Dün akşam Sami Yen'de bu seneki en önemli, en çok kazanmamız gereken maçı oynadık. Kazanıp, grup lideri olarak çıkmak zorundaydık. Avrupa maçı olunca Galatasaray taraftarı da farklı bir havaya giriyor. Bu yüzden de bu yağmurlu İstanbul akşamında, birazcık da yüksek bilet fiyatlarına rağmen tribün tam doluydu. Doluydu dolu olmasına ama, bu sezon her maç daha kötüye giden durumu değiştiremedik. Yine daha da kötüye gittik. Kimseden 90 dakika bağırmasını bekleyemezsiniz, sorun bu da değil zaten. Galatasaray taraftarı maçı yaşamıyor. Tepki vermiyor, yuhlamıyor, alkış yapmıyor. Kimsenin umrunda değil sanki, TV başında izler gibi izliyor birçoğu. Kızıyorum. Bağırmayın ulan ama her pozisyona tepkinizi verin. Islıklayın, yuhalayın, elinizi cebinizden bir çıkarın artık. Hakem 1 çalsın, 2 çalsın, 3.'yü çalamasın. Rakip bir daha bizimkilere tafra yapamasın. Bilinçlenmek lazım acilen ama çok uzağız çok...

2.12.2009

Aynı Nakarat

* Normal sezonu Fb'nin üstüne tamamlayıp, saha avantajını alabilmek için, onları deplasmada yenip, en az 1 mağlubiyet daha almalarını beklememiz gerekiyor. Yani yine play off'ta saha avantajını rakibe vermiş olduk bir anlamda. Bu tip maçlarda hocaların kararları çok önem kazanıyor. Malesef bizim Zafer Hoca her ikisi de önemli olan son 2 maçta açık hatalar yaparak, mağlubiyetlerin baş mimarı oldu. Zaten kendisini özellikle oyuncu rotasyonu konusunda hatalı buluyordum. Bu maçlarla beraber, bize özellikle Avrupa'da pek birşey katamayacağını düşünüyorum artık.
* Pazartesi günü Ahmet Cömert'te neredeyse taraftar kadar Çevik Kuvvet vardı. Olsunlar, önlemdir diye düşünmeye çalıştık ama bu kadar agresif tavır, bu kadar düşmanca davranışlar ve laflar nedendir? Bir kimliğin arkasına bürünüp, etrafındakilere yüz kızartıcı suç işlemişler gibi muamele yapmak hangi akılların ürünüdür? Adam gibi gelin işinizi yapın, bizim için sorun yok. Suç işleyen olursa, ona da gerekli işlemi yapın, ona da lafımız yok ama en başta siz adam gibi davranın...

* Bir de sahaya yakın karşı tribün ve pota arkasının boş bırakılma nedenini mantıklı bir şekilde açıklayacak bir insan var mı acaba? O salonda oynamak için anlaşılırken, o tribünler boş bırakılacak diye mi anlşıldı? Güvenlik mi derdiniz? Güvenlikse hiç gelmeyelim, basketbolcular kadar Aziz Yıldırım ve ekibi de rahatça girsin, tam kadro yayıla yayıla otursunlar.

* Son olarak çok merak ediyorum, aslında merak etmiyorum cevabını biliyorum ama acaba aynı önlemler karşı yakada alınacak mı, alınabilecek mi? Hep beraber göreceğiz. Sesimizi de çıkarmayacağız...